28 Eylül 2014 Pazar

Eylül konuşmaları



Eylülün son günleri hüzün iyice yerleşiyor içime, açılan pencerelerden yağmurla karışık toprak kokusu süzülüyor içeriye.

Çoktan vazgeçmiş ağaçlar yapraklarından, yapraklar çoktan savrulmuş kaldırımlardan...

Mevsime uygun giymiş ağaçlar...

yürüdüğümüz sokaklar elektrik direkleri, dağlar hepsi son / bahar edasında...

onların ahengi içime hüzünle karışık huzur veriyor.

eylül kızıyım ben

yağmur benim adım

hüzün elbiseleri en çok yakışanım.

yağmurla uyanmak yağmurla geceye dahil olmak en büyük keyfim.

sonbahar tonlamalı hırkalar, pofuduk terlikler sıcak bitki çayları buğulanmış cam kenarı ruh halimin en yakın şahidleri...

ne istediğini bilmeyen bir hal ile uyanmak güne sonrasında ne yapsa dolduramadığı boşluklarla devam etmek güne.

kendini oyalamak diye bir şey var,

gün doldurmak gibi

sonra düşünüp halime üzülmek gibi...

Uzun uzun yürüyüp kendi kendime konuşmak gibi..

Çıkış yolu arıyorum sanki kimsenin göremediği bilemediği içimin sokaklarında kayboluyorum. bağırıyorum iç sesimle ; kimse yok mu !

sonra susuyorum..
ve diyorum ki;

eğer konuşabilseydim bir anlayanım olabilseydi belki susturmazdım gönlümün sesini

Sükut_u Kelam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder