Hayatı, insan yüzlerini, çocuk gülüşlerini okumayı bilmeyen, iki satır kitap okumaya vakit ayıramayan insanların sanalda abuk subuk yazmalarına anlam vermiş değilim.Bu hem kitap yazmak için yıllarını harcayanlara haksızlık,hemde duyguluların laçkalaşması ulu orta yerlere dökülmesi, Özel diye bir şeyin kalmamasıdır.
Önce okumayı öğrenmeli insan, dinlemeyi öğrenmeli,kuşları,martıların çığlıklarını su seslerini dinlemeli, çiçeklerle konuşmalı onlara sevgisini vermeli,tohumdan çiçeğe dönüşünü izlemeli sevgiyle, özveriyle...
Şimdi net devrinde olduğumuzdan mı bilmem, kimse emek vermek istemiyor,kopyala yapıştır olmuş hayatlarımız, netten mesaj atıp hal hatır soruyor, sesini duyma yada yüzüne bakıp gözlerinin içine bakma ihtiyacı hissetmiyor, dostluk ve arkadaşlık böyle bir seviyeye düşmüşken nasıl dost edinelim kendimize, yada kime güvenelim...cevabı olmayan sorular bunlar...
Dostluk emek ister,özveri, sorumluluk ister, bin defa hata yapsada bin defa uyarmak,her düştüğünde yanında olmak ona hissettirmeden elinden tutmak ister.Bi kere elini tuttu mu hiç bırakmamak ister...
Sen hiç dostuna sezdirmeden onun gözündeki yaşı silebildin mi..?
Okumak yada yazmaktan nereye geldik...Çünkü iyi bir dost kendini yetiştirmiş okumayı ve dinlemeyi öğrenebilmiş kişilerden çıkıyor.Hayatı okuyamazsan ,kitap okuyamazsan,çiçeğe bile emek veremezsen dostuna nasıl emek verebilirsin, onu nasıl anlayabilirsin...
Bugüne dair hislerim bunlar yanlış olabilir eksik olabilir ama benim değer yargılarım bunlar ...
Sükût_u Kelam

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder